Slow City-Şavşat Yayla Gezisi

Sonbahara Veda Gezisi-2 
5 Ekim 2014 

Gezmeye programlanmışız gibi sık sık geziler düzenlemezsek eksik hisseder olduğumuz günleri yaşıyorduk. Dağlarda yol almak bize yaşam enerjisi veriyor, yaylaların soğuk rüzgarında üşüdükçe yeniden doğmuş gibi oluyorduk. Ve yola koyulduk...





Ardeşen Offroad Kulübünden bir ekip ile son yıllarda gelenekselleştirdiğimiz sonbahara veda gezilerimizde  bu yıl ki tercihimiz;tadına hiç doyamadığımız, her yıl havasından bir tutam solumak istediğimiz, eşsiz görselliğe sahip Şavşat Yaylaları... 



Son zamanlarda Slow city  ünvanını da alan Şavşat, köyleri ile birlikte tam da karşılığını verecek nitelikte sakin, huzur dolu bir kent. Slow City kelime manasıyla yavaş şehir anlamına gelir. Kısaca bahsedecek olursam;  1999 yılında İtalya'da başlamış olan Yavaş şehir hareketi bir grup denetleme ekibinin belli kriterlere göre şehirlerin uygunluklarını belirleyen uluslararası belediyeler birliğidir. Önce İtalya'da başlayıp zamanla tüm dünyaya yayılan Slow city Hareketinde Türkiye 10 şehirle dünya beşincisidir. Bu şehirlere son katılan da Şavşat olmuştur. Slow city ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Şavşat'ta Sonbahar bir başka güzel
Şavşat'ın geleneksel mimarisi- Kütük evler 

Her yıl Şavşat'ın yaylalarında geziniriz,  ama her zaman farklı rotaları deneyerek, farklı mevsimlerde farklı renkleri keşfederek. Geçen yıl Arhavi'nin köylerinden Murgul'a, oradan Borçka'ya ve dağlardan Şavşat Karagöle ulaşmıştık. Bu yıl Derin de karnımda bize eşlik ettiği için daha çok karayolundan gitmeyi tercih ettik ama heyecansız olur mu? olmaz! 


Sınır Taşı

Gürcü sınırına Teğet geçen kullanılmayan bir yolu denedik. Aslında askeri bölge olduğu için girişi yasaktı ve Gürcü askeri bizi fark ettiği taktirde tutuklama hakkı bile vardı. (bunu sonra öğrendik ama ekibe çaktırmadık)  Ancak biz ters bir istikametten girdiğimiz için ve de yoğun sis örtüsünün bizi saklamasıyla paçayı kurtardık diyebilirim. Gel gör ki yasak olan şeyler her daim cezbedicidir. Ama buradaki tabiat gerçekten cezbedici. 



Yolda yabani hayvanların izleri, yer yer yolu kapatmış kaya parçaları, otların arasında kamufle olmuş tavşanlar ve çok nadir rastlanan ur keklikleri bize eşlik ettiler. En öndeki araç biz olduğumuz için yabani hayvanların ürkek bakışlarını yakalayan şanslı gözler bizimkilerdi. Çok güzel bir deneyimdi benim için. Zaten hayvanlarla özellikle yabani hayvanlarla göz göze gelip iletişim kurabilmeyi çok severim. Kendimi şanslı hisseder mutlu olurum. Karnımdaki minik de bu duygularımı hissetmiş midir acaba? Umuyorum o da böyle şeylerden keyif almayı bilen duyarlı bir birey olur.  
Derin ve yoğun vadiden çıkıp geniş mi geniş - ve bence yaylaların şahı - Gürcistan sınırındaki 'Arsiyan'  yaylasından ve oradaki muhteşem göllerden teğet geçip hava kararmadan kamp alanımıza ulaşma çabasıyla yola devam ettik.
Arsiyan-Boğa Gölü
(geçen yılki gezimizden)

 Şunu da belirtmeden edemeyeceğim. Buraları duyan, gelen pek çok kişi daha çok Borçka Karagöl ve Şavşat Karagölü bilirler. Ulaşımı daha kolay ve yakın olduğu için belki de. Ancak Artvin'in görülmeye değer, pek bilinmeyen o kadar çok gölü var ki... umuyorum ilerleyen zamanlarda onları da anlatırım.

Keyifli yolculuğumuzun sonunda hava karardı ve kamp yapacağımız alan Pınarlı Köyü Balık Gölü mesire alanına ulaştık. Artvin genelindeki çok sayıda gölden biridir Balık Gölü. Etrafı şahane ağaçlarla bezeli. Ufkunda yüksek, başı dumanlı dağlar, doğrulup seyredene bir tablo hissiyatı verir.Göl tanınmaya ve ziyaretçi çekmeye başlamasıyla birlikte  köy halkı tarafından çeşme,çardak ve mescit oluşturulmuş bu alanda. Daha önce de gelmiştik buraya ama bu sefer Derin 'le birlikte ve yatıya geldik :) 

Balık Gölü Mesire Alanı

Kamp ateşini kurup çadırlarımızı yerleştirdikten sonra kamp ritüelleri başlıyor; yemek, sohpet, eğlence...
Uyku tulumlarımızda ısınmaya çalışarak bol kahkahayla geçen gecenin ardından sabahın ilk ışığıyla üzerine çiy düşmüş çadırımızdan çıkıp mis havayı, manzarayı, doğayı yaşamaya sıra geliyor.
Kamp Sabahı

 Kısa bir orman yürüyüşünden sonra kahvaltımızı yapıp yola koyuluyoruz. Önümüzde maceralı bir rota var. tekrar arsiyana çıkıp geçitten Ardahan Posof'a ilerliyoruz. Amacımız Posof'daki gümrük kapısından Gürcistan'a geçmek ve daha önce deneyimlediğimiz gibi sınırın bu sefer Gürcistan'da kalan tarafından yayladan Batum 'a inmek. Türk Gürcü yaylalarını aynı gezide deneyimleyeceğiniz muhteşem bir rotadır bu. Zordur, yorucudur ama görsel zenginliği ve hissiyatı hepsini unutturur.
Ama maalesef planladığımız gibi olmadı. Çünkü gümrükte Gürcü Hükumetinin bir uygulamasına takıldık. Kimliğinde fotoğraf olmayan çocukların Gürcistan 'a geçmesi mümkün olmuyor. Ekibimizdeki Sevgili Irmak henüz 8 yaşında ve fotoğrafsız kimliğe sahip, planlamadaki bu eksikliğimizden dolayı bir kaç araba gümrüğü geçmemize rağmen geri dönüp ekibi dağıtmıyoruz ve bir başka sefere bırakıyoruz. Ancak Suat ile birlikte çok sefer buralardan geçmişliğimiz var. Hatta Gürcü dağında kar engeline takılıp geri döndüğümüz, hatta ve hatta düğünümüzden hemen  sonra yine yayladan Posof ' a geçip düğünde takılan altınlarla gümrükte enselendiğimiz, gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kaldığımız da doğrudur:) 
Neyse laf aldı başını gitti..
Şavşat'ın yolları

Rota bozulunca pek sevmediğimiz asfalt yoldan geri dönmek durumunda kalıyoruz. uzuunca bir yol var önümüzde. Ardahan şehir merkezinden geçip Sahara geçidinin soğuk esintisiyle kendimize gelip kıvrımlı yollardan aşağı iniyoruz. Ve yol üzerinde şahane bir tablo daha. Şavşat'ın eşsiz köylerinden biri olan Veli köy' ü selamlayıp Şavşat şehir merkezine varıyoruz ve akşam olmuş oluyor. 

Şavşat 'ın  köylerinin yaylalarının muhteşemliği şehir merkezinde maalesef yok, beklentiniz çok az olmalı. Yemek molasından sonra iyice yorulan ekipte şoför değişimleri yapıyoruz ve ben direksiyona geçiyorum. Artvin 'in sahil kesimindeki ilçeleri hariç diğer tüm ilçelerin ulaşım yolları bu bölgede yapılan çok sayıda barajdan dolayı  derin kıvrımlı, inişli- çıkışlı, yer yer daralan ve çoğunlukla uçurumun kıyısında seyir eden bir yapıya sahiptir. Ve bundandır ki Artvin 'li sürücüler usta şoförlerdir derler.  Yağmurlu gecede Şavşat'tan Arhavi'ye kadar yaklaşık 150 km 'lik yolu o yorgunlukla devasa Prado ile hatasız gelerek usta offroadçulardan tam not almanın haklı gururu içinde Artvin'in usta şoförleri sınıflamasına kendimi de alıyorum :):):)

Sorunsun geri dönüşlerimizi görünce ailem de Derin ile seyahat etmemize alışır oldular.
Bir sonraki geziye kadar hoşça kalın. Kim bilir belki de Derin doğmuş olur ;)


Notlar:

  • Yazıdaki bölgede birbirine bağlı bir çok yol ayrımı olabiliyor. Yolunuzu şaşırıp  farklı yollara sapmanız kuvvetle muhtemeldir. İşte bu yüzden kaydettiğimiz rotaları isteyen dostlarımızla keyifle paylaşabiliriz.  




3 yorum:

  1. Of of of offroad yağlı boya tablo gibi ya.rabbimizin yarattigi guzellikleri Temaşa ederken O'nun kudretine hayran olmamak elde değil.mutlulugunuz daim ,yolculugunuz kutlu olsun.sevgiler

    YanıtlaSil