Sarıkamış Kış Oyunları


17-18-19 Şubat 2017
Sarıkamış Kış Oyunları

Karın şehirleri örttüğü, ormanları yuttuğu bir bölgeye doğru yolculuğumuz başlıyor.



Derin 2 yaşına girmemiş bir bebek hala. Büyüdükçe enerjisi ve merakı da büyüyen, ele avuca sığmayan, heyecanı doruklarda yaşayan, her yeni şeyin peşinden koşan ve bizi de peşinden koşturan afacan kızımızla seyahatler artık bir hayli zor olsa da pes etmiyoruz. Şimdi ise onu farklı iklimlerle, farklı kültürlerle tanıştırmaya gidiyoruz. 




Bu yıl 4. sü düzenlenen SARIKAMIŞ KIŞ OYUNLARI etkinliğine misafir olmak için cuma günü yola çıktığımızda hava kararmaya başlamıştı. Aracımıza bağladığımız romörk ile kar motorunu da peşimizden sürükleyerek zorlu yol koşullarına direnip sahilden yükseklere doğru tırmanmaya başlıyoruz. 

Artvin-Arhavi'den Kars-Sarıkamış'a  yaklaşık 300 km'lik seyahatimizde rotamız; Borçka, Artvin-Merkez, Şavşat, Ardahan, Susuz, Kars ve Sarıkamış şeklindedir. Şavşat şehir merkezini geçtikten sonra girdiğimiz Sahara Milli Parkında rakım 1800 dolaylarındadır. Milli parkı tırmandıktan sonra ulaştığımız "Çam Geçidi (2470 metre) ise sert iklimi ile sürücülerde endişe yaratır. Kristal şeklinde yağan karın farımızın ışığında ışıl ışıl parlaması keyif verici ama buz kaplı asfaltta 4x4 aracımızın zigzag çizmesi de aynı zamanda oldukça endişe verici. Suat'ın usta şoförlüğü ile geçidi aşıp Ardahan'ın düzlüklerinde rahat bir nefes alıyoruz. İşte bu yüzden bölgemizin coğrafyası ve çok değişken iklim yapısı sürücülere usta olmaktan başka bir şans vermez. 

Ardahan'ın tabelasız sokaklarından geçip çevreyoluna ulaştıktan sonra hızlanıp Kars'ı da pas geçerek Sarıkamış merkeze varıyoruz. Kayak merkezine doğru ilerlerken yamaçta tüm heybetiyle Katerina Köşkü selamlar sizi.  19. yy sonunda Rus Çarı II. Nikola tarafından yaptırılan konak tamamen ahşap kütük malzemeden inşa edilmiş ve günümüze kadar orjinali bozulmadan gelebilmiş tarihi yapılardan biri. 


Bünyesinde bir çok tarihi yapıyı barındıran Kars; katedralleri, kiliseleri, sarayları, hamamları, camileri ile dolu dolu tarihi olan bir şehir. Yılın bu döneminde hepsini gezmek, bizim gibi kısıtlı zamanınız da varsa oldukça zor.  Bir de öyle bir soğuk havası var ki; ben diyeyim -10, siz deyin -36 :) 

Bu mevsimde, "Sarıkamış'a uğrayan herkesin" içini titreten asıl şey buranın soğuk havası değildir, aynı zamanda donarak can veren şehitlerimizin olduğu acıklı tarihidir. 


Sarıkamış Şehitlik Anıtı
Gelelim etkinliğimize...
Bizim ikinci gününde dahil olduğumuz etkinlik programı oldukça renkli idi. Çoluk çocuk herkesin pırıl pırıl güneşin keyfini çıkardığı organizasyonda ikinci gün offroad ralli yarışlarının olduğu gün idi ve biz de Derin ile birlikte yarışmacılarının olduğu konvoya katıldık.


Bu sefer yarışçı değil seyirciyiz, yani keyifçiyiz. Karın, güneşin, eğlencenin tadını çıkarmaya geldik. 
Türkiye'nin tek kar rallisi olan bu yarışmada aynı zamanda motosikletler ve UTV'ler de yer alıyor.  



Şehitlere saygı konvoyu ile birlikte araçların start alacağı yere doğru köylerin içinden geçerek ilerledik. Derin de şaşkınlık ve sevinç ile yol boyunca köylü çocuklara, arabalara, motorlara el sallayıp durdu.   





İklimin bu kadar zorlu olduğu bir yerde yaşam mücadelesinin resmidir bu. Kar yığınlarında kalmış evler, yanakları soğuktan kıpkırmızı olmuş, renkli gözlü çocuklar... Ama çocuk olmak her yerde aynı değil mi? Onlarda eğlencenin peşindeler. Bütün arabalara el sallayan sevinçle bakan çocuklar tüm masumiyetleri ile konvoya selam durdular... 



Kaymak buradaki çocukların yaşam şekli olduğuna göre imkan verilirse bu çocuklarımız da milli bir kayakçı olabilirler. 

Yarışma başladıktan sonra Derin'i anneannesinin ve dedesinin güvenli kollarına bırakıp biz de ormana -doğayla yarışımızı yapmaya- gittik. 
İşte şimdi yol boyu romörkle çektiğimiz kar motoru ile Allahuekber dağlarının yamaçlarında çam ağaçlarının arasında gezme vakti.



Kayakçıların olmadığı, pistin dışında kalan yollarda ormanın ve karın yarattığı sessizliğin içinde kendimize macera aradık ve tabi ki de bulduk. Fotoğrafta da gözüken -karın basılmamış olduğu- dik bir yamacı (6 numaralı pist) motorla çıkmaya niyetlendik.  



"Doğru yol yokuş yukarı olandır" demişler biz de inandık ve tırmanmaya başladık. Bu muhteşem tabiatın içinde sarhoş olmuşuz ki zirveye çok az kala yumuşak kara gömüldük. Gaza bastıkça daha da gömülen motoru çıkarmanın tek yolu kas gücümüz idi. İki saat kadar ellerimizle toz karı kazıdık, ezdik ve motorun tutunabileceği bir zemin yapmaya çalıştık. Rakımın yüksekliği ve oksijenin azlığından dolayı yorulan kaslarımıza oksijen taşımakta zorlanan kalbimizin gümbürtüsü dışarıdan duyuluyordu sanırım. Ama bunu etrafta duyacak bir canlı bile yoktu. 
Daha önce de ormanda kalmıştık, o yüzden ne yapmamız gerektiğini gayet iyi biliyorduk. Mücadeleden vazgeçmedik ve bu şekilde buradan da kurtulduk.



Bu bölgenin ayak basılmamış başka bir noktasında tekrar kara gömülüp son kalan enerjimizi de bu şekilde harcadıktan sonra doğanın çağrısına kulak verip geri dönmeye karar verdik. 

Tabiat ile yarışmak her insanın harcı değildir, er geç kazanan hep doğa olur. Ancak onu dinleyip anlamayı başarabilirsek o zaman yeryüzünde var olabiliriz.

Otele vardığımızda yorgunluktan bitkin düşmüştük ve gece dışarı çıkmayarak odamızda dinlenmeyi tercih ettik. 

Son günümüzde biraz Derin'i eğlendirmek istedik. Çocukların doğada öğrendiklerini evde öğretmemiz mümkün değil bence. Renkleri, zorlukları, insanlarla iletişimi, özgürlüğü doğada daha iyi kavrıyorlar. 







Festival alanında büyük küçük herkes için etkinlikler var.


Etkinlik kapsamında "Kaşar kovalamaca, uzaktan kumandalı araç yarışı, konserler, havai fişek gösterileri, heykel sergileri" ziyaretçilerin zamanlarını dolu dolu geçirebilmeleri için düşünülmüş daha bir çok detayı bulmak mümkün.  

   

Güzel Sanatlar Lisesinin Kar Heykelleri



Çocukluk merak duygusunun zirvede olduğu zamandır. 
Merakını gidermek için imkan vermek, onun mutluluğu ile mutlu olmak, sabırla öğrenmesini izlemek de ebeveyn olmanın gereği. 

Etkinliğin son gününde bu güzel kayak merkezinin ve kristal karla kaplı pistlerde bu sefer kayaklarımız ile kaymaya doyamadık.  



"Sarıkamış Kayak Merkezi" bizce Türkiye'deki en güzel pistlerine sahip. Sarı çamların arasında her seviye kayakçıya hitap eden pistleri, eşsiz manzarası, bol güneşli gün sayısı, bol alternatifli otel ve pansiyonları ile kayak severler için mutlaka görülmesi gereken bir yer. 

Kayak merkezi, tarihi güzellikleri, yöresel yemekleri, misafirperver yöre insanı ile daha çok tanıtıma ve ilgiye ihtiyacı olan Kars  için umarız gelecek yıllar daha verimli geçer. Eksi 36 Offroad Derneğinin düzenlediği festivalin de bu güzelliklerin tanıtılmasında çok önemli rol oynamaya devam edeceğini düşünüyoruz.

Gelin, bu soğuk havayı, buradaki yaşantıyı, kültürü, tarihi ve eğlenceyi yerinde yaşayın.

Artık dönüş vakti geldi. Rota yine aynı yol üzerinden oldu. Ama bu sefer gündüzün aydınlığında uçsuz platoların karla kaplı görüntüleri seyahatimizi renklendirdi. 





Bizim gibi Artvin üzerinden sahile doğru gidecekler için önerimiz Şavşat evine uğramalarıdır. Yöresel yemek eşliğinde keyifli bir seyir de burada sizi bekler. 


Sahara Milli Parkı





Sağsalim eve dönmek seyahatlerimizin en keyifli tarafı bence. Bu dolu dolu gezi bizi epey idare eder sanırım. 

Bir sonraki maceramızda buluşmak üzere hoşçakalın....




7 yorum:

  1. Gayet güzel ifade etmissin ��keyifle okudum. Sefaniz olsun.Yeni maceralarını bekliyorum.
    Fotograflar ayri güzellikte.
    Sevgimle öpüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Asu teyzem... Kucak dolusu sevgiler...

      Sil
  2. OFFF harika görüntüler gercekten muhtesem fotolara bakmaktan yazilarini okuyamadim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece fotoğraflar bile muhteşem doğayı anlatmaya yeter aslında, haklısınız...

      Sil
  3. Fotoğraflar da anlatımınız da çok güzel.Hele küçük gezgine bayıldım.:) Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Fotoğraflar da anlatımınız da çok güzel.Hele küçük gezgine bayıldım.:) Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil