Bulutların Üzerinde

16 Temmuz 2017

Baharı geride bıraktığımızda, ısınan havalar bize her zaman şunu hissettirir; "dağlar bizi çağırıyor". 


Tepelerdeki karlar eridikçe bizim de içimizdeki yüksek irtifa coşkusu artar ve tüm yaz bulutların üzerine doğru keyifli yolculuklar yapılır.



                                     

Derin iki yaşını geride bıraktıktan sonra bebeklikten çıkıp çocukluğa erişti.  Yolculuklar artık geçen sene ki kadar zor olmuyor. O artık "etrafındaki her şey ilgisini çeken" doğaya uyumlu bir çocuk oldu. Hal böyle olunca yolculukların keyfi de katlandı.


                                           


Şimdiki rotamız; Ardeşen sahilden yaklaşık 67 km uzaklıktaki Rize'nin çok bilinen turistik noktalarından biri olan Gito Yaylası. İstikamet Ardeşen Fırtına vadisinden Çamlıhemşin- Şenyuva Köyü ve sonrası ver elini yaylalar... 
Gito'da bizi ARDOFF ekibi bekliyor. Onlar bir gün öncesinden gidip geceyi orada geçirdiler. 





Gito Yaylası turistlerin bol olduğu "konaklama hizmeti sunulan" popüler bir yayladır. Ancak bizim hedefimiz Gito'da kalmak değil. Gito Yayla'sındaki ekip ile buluşarak Gito'nun üst ve vadinin son yaylası olan  Ambarlı Yaylası'na kadar arabamızı sürüyoruz. İnsanların pek gidemediği, gerçekten doğal kalabilen yerleri daha çok seviyoruz.
                                           



Yayla turizmi son yıllarda gözde olmaya başlayınca turlar bu noktalara akın akın insan getirir oldu. Bu kuru kalabalık; başta bölge halkına kazanç sağlıyor gibi gözükse de çevreye verdikleri zarardan şikayetçi olan yayla sakinleri de oldukça fazla. 
İşin esasında "etrafa dönüşümü olmayan tek bir çöp bırakmadan" sadece bu güzelliklere tanık olup tahribat yapmadan dönmek gerek. Aksi halde çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir güzellik kalmayacak. Ama hala dağlarda gezerken etrafta turistlerin attığı pet şişeleri ve abur-cubur yiyecek ambalajlarını görüyoruz. 





Aslında evrende o kadar küçük bir yerdeyiz ve bundan o kadar habersiziz ki şehir yaşantısı içinde, basit sorunları büyütüp egolarımız ile kendimizi mutsuz ediyoruz.





"Bulutların üzerine çıkmak, bin bir çeşit çiçek kokusu eşliğinde önünüzde uzanan vadileri seyretmek herkesi tüm hırslardan, kötü düşüncelerden arındırır".


Bütün bir kış karla kaplı soğuk toprakta kendini koruyabilen tohumlar yaz gelince renk renk, türlü türlü kokular saçıyor etrafa. Her türlü zor şarta direnip var olabilen narin çiçeklerin güzelliği bize hayat dersi veriyor adeta.








Çocuklar ne görürse onu öğrenip uyguluyorlar. Bizim doğadan keyif alan yapımız Derin'e de kopyalanmış olmalı ki yaylanın çiçekli yamaçlarında koşturup gülücükler saçtı, Çiçeklerden kamp ocağında yemekler yaptı, bulutları kim bilir nelere benzetti...





Bir çocukla seyahat etmek yorucu da olsa küçük şeylerden mutlu olduğumuz kendi çocukluğumuzu hatırlatıyor bize.




Yaylada bitkiler konusunda biraz bilginiz varsa etrafınızda ki şifalı otları kolaylıkla tanıyabilirsiniz. Ambarlı Yaylasından dönerken yayla sakinlerinin çiçekli bir ot topladığını görüyoruz ve hemen durup, bilgi alıyoruz. Yaylacı teyzemiz kekikleri çiçeklenme döneminde toplayıp kurutuyor, çaya katıp bütün bir kış yaylanın şifasıyla kendini koruyormuş. Gösterdiği yamaçtan biz de topladık mis kokulu bu otlardan, denemek üzere kurutuyoruz bakalım...



Karnımız da acıktı, kamp için güzel bir tepecik bulup yerleşiyoruz. Biz yiyeceklerimiz hazırlarken yaylanın dumanı etrafımızda adeta dans ediyor. Manzaramız bir açılıyor bir kapanıyor, bu yükseklikte heyecan verici bir duygu bu.





Ekibimize katılan Ardeşen Offroad Kulübü'nden dostlarımızla keyifli bir yemek yiyoruz. 



Ardından sıra zirvede doğum günü kutlamaya geliyor. Bir gezgin babaya da işte bu yakışır; yaylada kızıyla mum üfleyen Suat... 
Tüm yaşların böyle yüksek irtifalı keyifli olsun.



Bütün güzellikleri sevdiklerimizle paylaşmak ise en güzeli. Bizim tanık olduklarımıza doğanın kıymetini bilen herkes tanık olsun ve bu farkındalığa erişsin istiyoruz. 

Doğada hemen herkesin hissettiği en net duygu 'özgürlük'
Aslında doğamızda var olan bir his bu, ama nedense unutuyoruz. Biz, bizi sınırlandıran bu hayatın içinde kendimizi özgür hissedemiyoruz. 

Ta ki doğa ile baş başa kalıp özümüzü hatırlayana kadar...




Derin'in kuzeni Bartu, annesi Arzu ve anneannesi Bedriye Hanım ile birlikte doğanın izin verdiği kadarıyla yaşadığımız keyifli günün sonuna doğru yaklaşıyoruz. 






Günübirlik bu gezimizin dönüşünü Çataldere köyü istikametinden Kaptanpaşa'ya doğru yapıyoruz. Devamında da Rize/Çayeli'nden akşam karanlığında evimize dönüyoruz.






Çocuklarımız için,  kendimiz için daha özgür bir yaşantı için varlık sebebimiz doğaya sahip çıkalım











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder