2018 Türkiye Turu - 4. Bölüm ( Dikili-Cunda-Ören)


6 Temmuz 2018

Gezmek ve yer değiştirmek akla yeni bir dinçlik getirirmiş. Aklımız hep dinç kalsın, biraz da Ege'yi gezelim diye planlar yaptık.

Ege'nin kıvrımlı kıyılarını sindire sindire keşfetmeye devam ettiğimiz gezimizde şimdi sırada İzmir'e bağlı Dikili var. 

Ören'de konakladığımız için buradan Dikili'ye yaklaşık bir saatlik bir yolumuz var. Dikili'de de çok güzel plajlar ve köyler var ama bizim hedefimiz yatırımcısının aynı zamanda hemşehrimiz olduğunu öğrendiğimiz Keçi Köyü. 



77 km lik yol boyunca harika ayçiçeği tarlalarından geçerek yaklaşık bir buçuk saatte Keçi köyüne vardık.






Adı Keçi Köyü ancak burası bir keçi çiftliği. 1000 baş civarında Saanen keçisinin olduğu çiftlik son derece modern bir tesis. Yatırımcıları aynı zamanda inşaat mühendisi oldukları için de keçilerin ağıllarını hem modern hem de düzgün inşa etmişler.

Keçileri de pek cana yakın :) 



Artvin'in yaylalarından gelip İzmir'in köyünde keçi sevmek manidar olsa da Derin için bembeyaz keçilerle dolu bir işletmeyi gezmek ayrı bir deneyim oldu. Bizimki hayvanları sever ama illa dokunmak ister. O yüzden ağılın içine attı kendini. 


Keçi sütü içeriği bakımından anne sütüne en yakın gıda olduğu için sıklıkla bebek mamalarında kullanılıyor. Bu çiftlik de ürettiği sütleri büyük mama firmalarına ham madde olarak satıyormuş. İsteyen olursa ürettikleri keçi peyniri, keçi yoğurdu ve sütünden de çiflikte satış yapabiliyorlar. 







Civarda bir de görülmesi gereken Küçükköy (Yeniçarohori) var. Dünyaca bir akım olan "akıllı köy" projesi kapsamında Rumlardan kalan bu köyde restorasyon çalışmaları yapılarak köye yeni bir çehre oluşturulmuş. Ayrıca köyün kültür merkezi, sanat galerisi ve müzeleri de var. Kısa süre önce dönüşmeye başlayan köy, adını da yeni yeni duyurmaya başlamış olsa da köklü bir tarihe sahip.  Biz tatilin rehavetiyle adını geç duyduğumuz için köye gidemedik ama bir başka sefere gitmek için niyet ettik.

Güneşi batırmadan Cunda'ya doğru yönelelim. Bir kaç gün önce Cunda'nın akşam sefasını yapmışken şimdi gün ışığında taş sokaklarını gezelim istedik.




Cunda (Alibey) Adası her yıl biraz daha fazla turist çeken, oldukça popüler bir yer olduğu için özellikle temmuz ağustos aylarında fena kalabalık oluyormuş. Kalabalıktan çok hoşlanmadığımız için fazla kalamadık ama tarihi Rum evlerini ve de taş sokaklarını görmeden de dönmedik. 


Rengarenk çiçeklerle süslü avlular, her köşede yatan minnak kediler, hediyelik eşya satan dükkanlar, taş konak otelleri ile Cunda tablodan fırlamış gibiydi.


Akşamında ise şehrin ışıkları tüm kıyıda kıvrılıyordu.

Akşam olmadan adanın kalabalığından uzaklaşıp tabiat parkından geçerek adanın diğer yakasına doğru ilerledik ve burada muhteşem bir kamping keşfettik. Ada kamping önündeki çakıllı plajı, şık restoranı ve epeyce yıldır (40 yıla yakın) burada var olduğunu belli eden bitkileri ile kampçıların harika tatil yapacağı bir yer. Hem adanın insan selinden uzakda, hem de çalgıcı ağustos böceklerinin ince vızıltısı ile huzur veren bir kıyısı var.


İşletmecisinin de güler yüzlü olduğu bu kampingde günlük kişi başı 60 TL ye karavanınız ile konaklayabilir, ayrıca dünyanın her köşesinden gelen karavancılar ile dost olabilirsiniz.

Cunda'dan ayrılmadan önce yakın zamanında motoru ile Dünya turu yapmış olan Cunda Villa Suit Otel sahibi abimiz  Levent Koçoğlu'yu ziyaret ederek denize sıfır otelindeni samimi bahçesinde soluklanıp  kendisinden yol hikayelerini dinledik. 

07 Temmuz 2018 

Biraz da (etrafında gezip dursakta) sabit olarak kaldığımız yer olan Burhaniye Ören'den bahsedelim. Yazlıkçıların yıllar evvel arsa alıp mantar gibi yayıldığı bir yer Ören Beldesi. İstanbul Yenikapı feribot limanından 2 saat süren deniz yolu ve ardından Bandırma'dan devam eden iki saatlik karayolu yolculuğu ile ulaşmak mümkün. Ayrıca Edremit Havalimanının da Ören'e yakın olması bu bölgedeki turizmi daha da canlandırmış diyebiliriz. 

Ören'de Öğretmenler Mahallesinde kaldığımız günlerde sabah bisikletimizle giderek mavi bayrak ödüllü plajında bir kaç gün yüzme fırsatımız da oldu. 


Mavi Bayrak Ödülü, sadece plaj temizliği ile değil Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) tarafından yaklaşık 33 kritere göre belirlenen ve FEE (Foundation Environmental Education) tarafından denetlenerek uygun yerlere 1 yıllığına verilen uluslararası alanda tanınmış bir çevre ödülüdür. 
Fotoğraf Burhaniye Belediyesinden alıntı


2012 yılından beri Mavi Bayrak Ödülü almaya hak kazanan Ören Plajı, Burhaniye'nin 4 Mavi Bayrak'tan birine sahip olmayı sürdürüyor. 
Bu arada ülkemizde 459 mavi bayraklı plaj varmış ve bu yönüyle Dünya'da 3. sırada yer alıyormuşuz. 

Yarının doğası bugünden yaratılır.

Derin yıllar sonra bu satırları okurken umut ediyoruz ki ilerde daha temiz, daha uygar, daha duyarlı ve daha güvenli bir ülke olacağız. 



---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Çok Teşekkürler

İzmir Dikili'deki Keçi Köyünde bizimle ilgilenen işletme müdürü aynı zamanda hemşehrimiz Aslan Tufan ATASELİM'e,

Alibey Adasındaki Cunda Villa Suit Otel'inde bizi ağırlayan Levent KOÇOĞLU'na 

Sevgilerle... 



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder