08 Temmuz 2018
Çanakkale tarihimizin dönüm noktası, gurur kaynağı, en büyük destanımız, en hassas noktamız...
Çanakkale'yi anlatmaya ne benim amatör kalemim yeter ne de duygularım.
Gezimize çıkarken içinde doğa olsun, kültür olsun tarih olsun istemiştik. Anadolu'nun her şehri tarihi kalıntılar anılarla dolu ama en çok Çanakkale dolu. Acı dolu, yara dolu, güç dolu, yenilmezlik dolu... İşte o yüzden Çanakkale Geçilmez...
Balıkesir Burhaniye'den sabah saatlerinde yola çıkıp önce Behramkale (Assos) 'da sonra da Truva'da Çanakkale'nin antik dönemlerine gittik.
Assos Antik Kenti
Tarihi, M.Ö 900'lü yıllara dayanan kentte, liman, anfi tiyatro, Athena Tapınağı, Agora, Gymnasium ve Nekrapoul ün de bulunduğu şehrin en güzel manzarasına sahip ve stratejik bir yerde kuruludur.
Kenti gezmeye önce limandan başlıyoruz.
Şimdilerde ise limanda güzel restorantlar ve oteller mevcut. Ayrıca dar sokaklarda hediyelik eşya satan dükkanlar peşi sıra dizilmişler.
Limanın hemen üst tarafındaki yamaçta amfi tiyatrosu bulunuyor. Assos lav akıntılarından oluşmuş kayalıklar üzerine kurulu olduğundan etrafta çokça bulunan, zor işlenen ancak çok dayanıklı olan andezit taşı yapıların oluşumunda kullanılmış.
Tiyatro doğal bir kaya oyuğuna inşaa edilmiş yarım at nalı şeklinde olan Roma çağı tiyatrosu.
Restorasyon görmüş olmasına rağmen pek koruyamamışız ki kurulduğunda 2500 kişilik kapasiteye sahipken şimdi 1500 kişilik kapasiteye sahip.
Kentin en yüksek noktasında Athena Tapınağı var. Etkileyici sütunlar üzerine kurulmuş tapınağın yıkılmadan önce kutsal odasında bulunan tanrıça heykeli de zamanında Amerikalılar tarafından götürülmüş.
Yunan mitolojisinde önemli yeri olan tapınağın orjinal halini simgeleyen yapı tepenin en ucunda yer alıyor. Karşısında midilli adası, ege denizi ve antik doku içinde bu tepede gün batımı da bir hayli güzel olur ancak bizim devam etmemiz gerekiyor.
14. yy başlarında Osmanlı imparatorluğu hakimiyetine giren Assos'ta bir de cami bulunuyor. Çok eski olduğu duvarlarından belli olan camiye de girmeden yapamıyoruz.
yolumuza devam edip akşam saatlerinde Çanakkale merkeze varıyoruz.
Merkezde görülecek yerlerin başında türkülere konu olan Aynalı Çarşı var. Biz geç saatte vardığımız için gidemedik. Kordonda ise truva antik kentinin simgesi truva atı bulunuyor.
Ancak bu at gerçek truva atı değil. Troy filminde kullanılan at daha sonra Çanakkale'ye hediye edilmiş ve Çanakkale Valiliği'nin önünde 2004 yılından itibaren sergilenmeye başlanmış. Ancak Truva antik kenti nin yapılan kazılarla nasıl bir şekilde olduğunu da yine bu meydanda sergilenen maket anlatılmış.
Truva Antik Kenti
1998'de UNESCO Dünya Miras Listesine alınan Truva, dünyanın en ünlü antik kentlerinden birisidir. Antik kent Çanakkale merkez ilçesine bağlı İntepe Beldesinde. Çanakkale- İzmir yolu üzerinde, Çanakkale'nin güneyinde kalıyor. Milli park bünyesinde ve saat 17:00'den sonra ziyarete kapalı.
Kentte ilk kazı çalışmaları Osmanlı zamanında aslen tüccar olan alman amatör arkeolog tarafından yapılmış ve bir çok eser de Avrupa'ya ve dünyanın çeşitli yerlerine kaçırılmış.
Truva'yı ve hikayesini Brad Pitt'in başrolde oynadığı Troy adlı sinema filminden biliyor olsak da mevzunun geçtiği topraklarda 3 bin yıllık kalıntıların arasında tarihi hissetmek daha etkileyiciydi.
Tarihte savaşlar genellikle toprak, güç ve zafer uğruna çıkmış olsa da Truva savaşı aşk ve güç gösterisi uğruna başlamış ve 10 yıl kadar sürmüş. Geçilmez denilen Truva surları tarihin en büyük üçkağıtçılığı olan Tahta truva atına saklanan spartalı askerler sayesinde geçilmiş ve truva yerle bir olmuş.
Antik çağda da Osmanlı zamanında da önemli yeri olan bu bölge Truva'da geçilmiş ama Çanakkale Savaşında geçilememiş.
Gelibolu
Atalarımızın destan yazdığı Çanakkale Savaşının geçtiği Gelibolu Adasına doğru feribotla yol aldığımızda ise güneş çoktan batmış karanlık çökmüştü.
Sabah uyandığımızda ise kendimizi bir sürü karavancının arasında bulduk.
Mevlüt Yazıcı arkadaşımızın da tavsiyesiyle adanın Eceabat tarafın kamp yapıp geceyi geçirmek için vardığımız Kum Otel&Kamping; konumu, sunulan hizmeti ve plajıyla adeta tatil köyü havasında idi.
Bir çok karavan ile kamp alanında geceyi geçirdikten sonra plajında serin sularına bıraktık kendimizi.
Müzedeki canlandırma ve gerçeği.
57. Piyade Alay Şehitliği |
Şehit olan askerlerin isimleri |
Dünyanın en yaşlı gazisi Hüseyin Kaçmaz Conkbayırında Gazi olmuş, 1993'te 57. Alay Şehitliğinin açılışına katılarak 110 yaşında vefat etmiş. Heykelde Hüseyin Dede Eylül'e savaş günlerini anlatıyormuş.
Yeni nesil tarihini bilmeli. Biz de Derin 'e anlatmaya başladık. ama o gidip sarılmayı tercih etti.
Toprağına bastığımız her adımda içimizi titreten Gelibolu, tarifsiz duygular yaşattın bize. Destansı tarihine yerinde tanık olmak büyüleyiciydi. Her vatan evladı burayı ziyaret etmeli,özellikle çocuklar ile birlikte.
Ruhları şad olsun...
Tarihini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder